Glokom- bilinmeyen ve tehlikeli bir hastalık
Görmek istediğini görebilen, okumak istediğini okuyabilen bizler, bu yeteneğin ne kadar değerli bir armağan olduğunu farkına pek varmayız. Ancak bu görme armağanı, glokom adı verilen sessiz bir hastalık tarafından tehdit ediliyor.

Resmi olarak, glokom göz içi basıncının yükselmesiyle birlikte ortaya çıkan ve görme sinirine zarar verebilecek bir dizi hastalığı tanımlar. Genelde, yüksek göz içi basıncı(GİB) sadece yaşlı insanlarda görülür gibi düşünülür- üstelik her yaşlıda da değil.
Bu oldukça rahatlatıcı yanılgı, öopumuzun göz doktoruna yalnızca gözlük siparişi vermek yada «kuru göz» semptomları için hangi damlayı kullanmamız gerektiğini öğrenmek ya da ehliyet raporu almak gibi durumlarda gitmemize neden olur.
İşte göz doktoruna gitmek için gerekli gördüğümüz sebepler genellikle bunlarla sınırlıdır. Özellikle gençler için, düzenli olarak göz doktoruna gitmek, gerekli ya da zorunlu bir şey gibi gelmez.
Ne yazık ki, glokom oldukça sinsi bir hastalıktır ve her yaştan, cinsiyetten, milletten ve yaşam tarzından insanın başına gelebilir. Bu hastalıktan hiç kimse yüzde yüz korunmuş değildir. Glokom bize yaklaştığında yalnızca üzülmeyiz, aynı zamanda şaşkınlık yaşarız. Görme gibi paha biçilmez bir armağanımız nasıl olur da tehdit altına girer?
Glokom sorunu şudur, birincisi, birkaç istisna dışında belirgin belirtileri yoktur. İkincisi, sağlıklı yaşam tarzı, doğru beslenme, sabah kahvesi ya da akşamları içilen bir kadeh kaliteli kırmızı şarap gibi alışkanlıkların her şeyi önleyeceğine dair kalıplaşmış. Üçüncüsü ise glokom hakkında bilgisizliğimiz ve bu hastalığın karakteristik belirtilerini tanımıyor oluşumuzdur.
Çoğu zaman U2 grubunun solisti Bono, süpermodel Christie Brinkley ya da oyuncu Whoopi Goldberk gibi ünlülerin bu hastalıktan mustarip olduğunu öğrendiğimizde bile hemen bir göz doktoruna gitmek aklımıza gelmez. Oysa onların hepsi, görme problemlerini, bu tehditkar hastalığın adını, sıradan bir göz muayenesi sırasında öğrenmişlerdir.

Belki de bu noktada sevdiğimiz isimler hakkında küçük bir hayal kırıklığı yaşarız: biz sanıyorduk ki Bono’nun karanlık gözlükleri bir tarz meselesiydi. Meğerse değilmiş- doktor tavsiyesiymiş. Bir başka ünlü müzisyen Ray Charles, çocukluğundan beri görme problemi yaşamış ve doktorlara göre, juvenil (çocukluk dönemi) glokomdan muzdaripmiş.
Juvenil glokom da yaşlılıkta görülen kadar sessiz ve sakin ilerler. Bu hastalık, 6 yaşından itibaren ya da daha sonra çocuklarda ortaya çıkabilir. Nedeni ise annenin sağlık durumu ile ilgilidir-örneğin kızamıkçık, grip gibi enfeksiyonlar, alkolizm, radyasyon ya da zehirlenme gibi etkenler. Bunlardan biri ya da birkaçı Ray Charles’ın glokoma yakalanmasının sebebi olmuş olabilir.
Belki de Ray Charles’ın annesinin şu sözleri, görme kaybı yaşadığını öğrenen insanlar için yol gösterici olabilir: «You’re blind, you ain’t dumb; you lost your sight, not your mind (Körsün ama aptal değilsin, görme yetini kaybettin ama aklını değil.)»
Görme – bu göksel armağan – ve onun kaybı hikayenin sonu demek değildir. Çünkü elimizde kalan başka bir armağan daha vardır: aklımız, bilgimiz, yeteneklerimiz ve yaşama arzumuz.