The Blind Life: Sam Seavey Görme Kaybını Güce Dönüştürüyor

InviOcean_team
written by

InviOcean olarak, erişilebilirliğin geleceğini şekillendiren sesleri — dijital alanları herkes için daha kapsayıcı hale getiren içerik üreticilerini, yenilikçileri ve günlük hayatın değişim öncülerini — öne çıkarıyoruz.

Bu kez, görme kaybıyla yaşayan insanlar için en etkili YouTube kanallarından biri olan The Blind Life’ın arkasındaki isim Sam Seavey ile konuştuk.

Bir erişilebilir teknoloji uzmanı, konuşmacı ve içerik üreticisi olarak Sam, binlerce insanı erişilebilir teknoloji sayesinde bağımsızlığı, merakı ve yaşam sevincini yeniden keşfetmeye ilham verdi.

Onun yolculuğunu, yaratıcı sürecini ve gelişen yardımcı teknoloji dünyasını konuşmak için Sam ile bir araya geldik.

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Ben Sam Seavey. The Blind Life’ın yaratıcısıyım — görme kaybıyla yaşayan insanların hayatlarını en iyi şekilde sürdürmelerine yardımcı olmaya adanmış bir YouTube kanalı ve çevrimiçi platform.

ABD’de yaşayan bir erişilebilir teknoloji uzmanı, konuşmacı ve içerik üreticisiyim.

Görme kaybınız nasıl başladı ve hayatınızı nasıl etkiledi?

11 yaşında Stargardt hastalığı teşhisi aldım — gençlerde görülen bir tür makula dejenerasyonu. Bu hastalık zamanla merkezi görüşümü kaybettirdi ve ergenlik dönemimin ortalarında yasal olarak kör sayılacak seviyeye geldim.

Büyürken çoğu zaman kendimi yalnız hissediyordum ve görme bozukluğumu saklamaya çalışıyordum. Görme kaybımı gerçek anlamda 30’lu yaşlarımda kabul ettim — bunda eşim Rachel’ın desteği büyük rol oynadı.

The Blind Life YouTube kanalının fikri nasıl ortaya çıktı?

2012’de bir mobil teknoloji kanalı için video üretmek üzere işe alındım. Erişilebilirlik uygulamalarıyla ilgili birkaç video ekledim — ve geri dönüş olağanüstüydü. O zaman Stargardt ve düşük görüş yaşayanlar için kaynakların yetersiz olduğunu fark ettim.

Bu yüzden 2013’te The Blind Life’ı kurarak kendi deneyimlerimi paylaşmaya ve başkalarına yol göstermeye başladım.

İçeriklerinizde en önemli kısım nedir — eğitim, ilham mı yoksa topluluk oluşturma mı?

Üçü de önemli, ancak benim için eğitim ve güçlendirme her zaman ilk sırada. İnsanlara, görme kaybının bağımsızlığın veya yaşam sevincinin sonu anlamına gelmediğini göstermek istiyorum.

Topluluk oluşturma çok yakın bir ikinci sırada — sizi anlayan insanlarla bağ kurmak hayat değiştirebilir.

Video görsel bir ortam. Körlük hakkında konuşmak için video kullanmak bir paradoks oluşturmuyor mu?

Kesinlikle — bu ironik, ama gücünün bir parçası da bu. Video, körlüğü anlaşılır hale getirmeme ve yardımcı teknolojilerin boşlukları nasıl doldurduğunu göstermeme yardımcı oluyor. Ayrıca videolarımda ses ipuçları ve betimleyici anlatımlar kullanıyorum, böylece içerik kör kullanıcılar için de erişilebilir oluyor.

Videolarınız için konu seçimini nasıl yapıyorsunuz?

İzleyicilerimi dinliyorum. Düşük görüş Facebook gruplarında ve forumlarında oldukça aktifim; topluluğun soruları veya ürün talepleri doğrultusunda sık sık video üretiyorum.

Ayrıca şirketlerle iletişime geçerek teknolojileri kör bir kullanıcının gözünden inceliyorum ve sektördeki gelişmeleri takip etmek için yardımcı teknoloji konferanslarına katılıyorum.

Beklenmedik şekilde çok popüler olan bir videonuz oldu mu?

Öne çıkanlardan biri, 100 binden fazla izlenme sayısına sahip “Stargardt Disease / Macular Degeneration – How I See” adlı videodur.

İnsanlar görme kaybı yaşayan bireylerin dünyayı nasıl gördüğünü merak ediyor ve bu video kişisel ve görsel bir açıklama sunuyor. Stargardt yaşayanlar arasında da çok sevildi — birçok kişi, ailelerine ne gördüklerini anlatmak için bu videoyu kullanıyor.

İzleyicileri en çok etkileyen, beklenmedik geri dönüşler aldığınız bir video var mı?

Kesinlikle. Görme kaybına uyum sağlamak veya düşük görme yeteneği ile ebeveynlik yapmak gibi kişisel mücadelelerimi ve başarılarımı paylaştığım videolar her zaman samimi tepkiler alıyor.

Bunlardan öne çıkan biri “Flying Blind” adlı video. Bu videoda, hayatım boyunca hayalini kurduğum uçak uçurma hayalimden bahsediyorum. Bu hayalin asla gerçekleşemeyeceğini düşünüyordum. Ancak kararlılığım ve aldığım destekle bunu başardım. Bu, yardım ve yaratıcılıkla neredeyse her şeyin mümkün olduğunun kanıtıdır.

Video çekimi veya düzenleme sırasında karşılaştığınız zorluklar neler?

Işık, kadraj ve düzenleme bazen zor olabiliyor. Bu yüzden sabit kurulumlar, ses ipuçları ve büyük arayüzler kullanıyorum.

Videoları çoğunlukla ses dalgalarını dinleyerek düzenliyorum ve özellikle DaVinci Resolve’de yerleşik erişilebilirlik özellikleri benim için çok önemli. Sony kameralarım da çok yardımcı oluyor; Sony ekipmanlarını giderek daha erişilebilir hale getirdi.

Tek başınıza mı çalışıyorsunuz, yoksa bir ekibiniz var mı?

Çoğunlukla tek başıma çalışıyorum — çekimi, düzenlemeyi ve yüklemeyi kendim yapıyorum. Şirketlerle işbirliği yapıyorum ve bazen kurulum sırasında ailemden veya arkadaşlarımdan küçük yardımlar alıyorum.

Yeni bir teknolojiyi denediğinizde neler hissediyorsunuz — heyecan, şüphe, umut?

Hepsi! Yeni yardımcı teknolojilere bayılıyorum, ancak temkinli bir iyimserlik de taşıyorum.
Ürünleri her zaman kapsamlı bir şekilde test ediyor ve dürüst görüşümü paylaşıyorum.

İzleyicilerime karşı dürüstlük ve şeffaflık benim için en önemli şey.

Günlük olarak kullandığınız cihaz ve yazılımlar neler?

Yüksek teknolojili ve düşük teknolojili araçların bir karışımı: el tipi ve dijital büyüteçler, Seeing AI ve Be My Eyes gibi akıllı telefon uygulamaları, ekran okuyucular ve gıda termometresi gibi konuşan cihazlar.

Videoları düzenlemek için çok zaman harcıyorum ve bilgisayarımın yerleşik erişilebilirlik özellikleri olmasaydı bunu yapamazdım.

Bağımsızlığınız üzerinde en büyük etkiye sahip teknolojiler hangileri?

Akıllı telefonlar ve yapay zeka destekli erişilebilirlik uygulamaları, özellikle Seeing AI, hayatımı tamamen değiştirdi. Bu uygulamalar sayesinde daha özgürce okuyabilir, gezinebilir ve etkileşim kurabilirim.

Son zamanlarda Ray-Ban Meta Akıllı Gözlüklerden de çok etkilendim.

Teknoloji sektörünün daha kapsayıcı hale geldiğini düşünüyor musunuz?

Evet, ancak gidilecek yol hâlâ uzun. Microsoft, Google ve Apple gibi büyük şirketler ilerleme kaydediyor ve onlarla işbirliği yapma şansım oldu.

Ama erişilebilirlik henüz mükemmel değil — bu yüzden savunuculuk hâlâ çok önemli.

Henüz var olmayan ama olmasını hayal ettiğiniz bir cihaz veya uygulama var mı?

OCR, navigasyon, nesne tanıma gibi tüm erişilebilirlik araçlarını tek bir basit arayüzde birleştiren evrensel bir akıllı asistan olmasını çok isterdim.

Ve dürüst olmak gerekirse, kişisel bir robot asistan da oldukça harika olurdu.

Sınırsız kaynağınız olsaydı hangi cihazı üretirdiniz?

Gerçek zamanlı tarama, sesli geri bildirim ve dokunsal ipuçları kullanarak kullanıcıların dünyayla doğal bir şekilde etkileşim kurmasına yardımcı olan giyilebilir bir yapay zeka asistanı.

Sizi biraz korkutan teknolojik gelişmeler neler?

Muhtemelen yüz tanıma. Aşırı derecede kullanışlı ama yanlış ellerde tehlikeli olabilir. Tüm teknolojiler gibi güçlü etik kurallarla desteklenmesi gerekir.

The Blind Life aracılığıyla Sam Seavey, görme kaybıyla yaşamak ne demek olduğunu dürüstlük, mizah ve samimiyetle yeniden tanımlamaya devam ediyor.

Onun mesajı basit ama güçlü: Görme kaybı, dünyayı nasıl gördüğünüzü değiştirir, dünyada nasıl yaşadığınızı değil.

Destekleyin