Görme Kaybı Olan Kişiler İçin İnternette Olmak Neden Önemlidir? Bir tiflopsikolog ile röportaj

InviOcean_team
written by

Bugün İnviOcean ekibi,  görme engellilik  tiflo psikoloji alanında uzman olan psikolog ve   psikoterapist  Mikhail Shchurov ile görüştü. Amacımız, dijital ortamın görme engelli ve az gören bireyler için neden bir özgürlük alanı olduğunu anlamak. Ayrıca – çevrimiçi oyunların neden bu kadar önemli.

Haydi, görme engelli bireylerle çalışma deneyiminizden biraz bahsederek başlayalım. 

İki yıldan biraz daha uzun bir süre önce, Kaluga’daki Yenilikçi Kültür Merkezi bünyesinde yürütülen «Siyah hariç dünyanın tüm renkleri» adlı bir projede,sanat terapisi formatında bir deneme dersine katılmam için beni davet ettiler.O dönem dersleri, onurlu sanatçı Anna İosifovna Senatova yürütüyordu.

Beni,görme engelli ve az gören bireylerden oluşan grubuyla psikolog olarak çalışmam için davet etti. O dönemde tiflo psikoloji alanında herhangi bir özel eğitim bende yoktu. Ancak her şey yolunda gitti ve beni zaman zaman danışman ve psikoterapist olarak çağırmaya başladılar. Rusya Körler Derneği’nden insanlar bana başvurmaya başladı.

Böylece bu alanla sürekli olarak çalışmaya başladım. İlk başta bu, her zamanki gibi özel danışmanlık pratiğiydi: randevu alınıyor, seans yapılıyor. Yaklaşık bir yıl önce aynı projedeki arkadaşlar yeniden bana ulaştı ve ‘’Siyah hariç dünyanın tüm renkleri’’ projesine katkı sağlamamı, kendi bölümümü yazmamı önerdiler. Ve ben yazdım  — bir yıl boyunca toplam 48 ders, esas olarak çizim üzerinden çalıştık.

Yöntem özel bir yaklaşımdı çünkü görme engelli ve birçok az gören birey renkleri göremiyor. Bazılarında — kromatopsi: renkleri yanlış algılama gibi durumlar vardı. Bu nedenle dokuyla çalışmaya başladık  — kağıdın yapısı, kalınlığı, fırça darbelerinin yoğunluğu çok önemliydi. Tıpkı, örneğin, Zurab Tsereteli’nin çalışmalarında olduğu gibi, boya neredeyse kilolarca kullanılıyor.
Az gören ve görme engelli bireyler büyük ilgiyle çalıştı — onlar için dokuyu hissetmek çok önemli. Bazıları boya kokusunu bile fark ediyordu.Kokuları çok hassas ayırt edebiliyorlar: akrilik ile yağlı boya arasındaki farkı anlayabiliyorlar. Hatta bazen rengi kokusundan tahmin edebiliyorlar.
Böylece artık Rusya Körler Derneği ile sözleşmeli olarak çalışıyorum. Şu anda esas olarak az gören ve görme engelli bireyleri danışmanlık yapıyorum. Ana çalışma alanım — topluma uyum sağlama, entegrasyon, iletişim kurma ve kendini gerçekleştirme ihtiyacı. 

Söyler misiniz, deneyiminizde internetin bir görme engelli için dünyayı açtığı örnekler oldu mu?


Evet, açıkçası Rusya Körler Derneği’nden (VOS) bireylerin interneti ne kadar iyi kullandıklarına şaşırmıştım. Cihazları, tabletleri, teknolojik aletleri çok iyi öğrenmişler. Görme oranı sadece %1 olan insanlar var — tek gözleriyle az da olsa görebiliyorlar ve yine de derslere katılıyorlar, görselleri kısmen olsa da algılayabilirler, teknolojiyi kullanıyorlar.

Bu onlara iletişim kurma imkanı veriyor.
Mesajlaşma uygulamalarında bazı farklılıklar var — genelde sesli mesaj kullanıyorlar. 

İletişim kurmak onlar için önemli. Bir düşünün: biz kaygı hissettiğimizde bir arkadaşımla kafede buluşup içimizi dökebiliriz. Ama onlar için bu başlı başına bir görev: bir rehber, beyaz baston, sokakta yardım gerekiyor. Bazen defalarca  yoldan geçenlere nasıl gidileceğini sormak gerekebiliyor. Bu başlı başına bir olay.

İşte tam bu noktada internet, yüz yüze iletişim eksikliğini telafi ediyor. Çevrimiçi ortamda, gerçek dünyanın bu ‘’görevlerini’’ aşmadan, doğrudan iletişim kurabiliyor.

Peki, uyum eksikliği — örneğin, kötü ekran okuyucular ya da okunamayan butonlar — bireyin kendini nasıl hissetmesini etkiliyor?


Bu durum onları çok etkiliyor. Tabii ki oldukça yaratıcılar ve her zorluğu aşmaya çalışıyorlar. Fakat tiyatro ya da sinema gibi konuları konuştuğumuzda, ilk dile getirilen şey genellikle  — tiflo yorumların eksikliği oluyor.
Mesela bizim projede harika bir genç kadın olan Daşa çalışıyor — resimleri uyarlıyor, özel betimlemeler hazırlıyor ve tiyatro oyunlarını sesli olarak yorumluyor. Ve en önemlisi biz tuvallere dokunulmasına izin veriyoruz— bu nadir bir şey!

Bir resimci için bu bir kabus olabilir, ama görme engelli bir izleyici için bu bir  —  ihtiyaçtır.

Tiflo yorumlar, yani sesli betimlemeler, görsel dünya ile aradaki boşluğu kapatıyor. Örneğin sinemada  — dış sesle ekrandaki olaylar tarif ediyor. Bu büyük bir destek sağlıyor.
Ayrıca biz metaforik kartlarla da çalıştık — ama burada da sorun şu: kartlardaki görselleri görebilmek gerekiyor. Her bir kart sesli olarak anlatmak zorunda kaldık. Ama katılımcılar çok hassas bir şekilde tepki verdiler — duygusal alanların daha duyarlı. Dünyayı farklı algılıyorlar ve bunu mutlaka dikkate almak gerekiyor.

Bu arada, danışanlarımdan biri şöyle bir fikir sundu: Neden dokunsal metaforik kartlar icat edilmiyor? Ben de düşündüm, mutlaka vardır diye. İnternetten araştırdım — meğerse hiç yokmuş. Hiç. Veri mevcut değil.
Bana dedi ki: “Baksana, ne kadar kullanışlı olurdu! ”. Teknoloji bu kadar gelişmişken, böyle basit şeylerin hala erişilemez olması gerçekten şaşırtıcı. Sonra ekledi: “Belki de kendi startup’ımı kurmalıyım”. Açıkçası, harika fikir.

Bu gerçekten harika bir fikir, özellikle bizim çalıştığımız proje göz önüne alındığında . Bunu kesinlikle not edeceğiz! Yani diyorsunuz ki, tiflo yorumlar özellikle de psikolojik açıdan ciddi şekilde eksik?

Kesinlikle öyle. Bizim en temel  hedefimiz nedir? Bir bireyi topluma entegre etmek. Kendini tam, eşit ve diğerleriyle aynı haklara sahip biri gibi hissedebilmesini sağlamak. Ama bugünün sinemasına baktığımızda, içinde çok fazla ışık patlaması, patlama sahneleri, hızlı aksiyon var ve çok az diyalog içeriyor — işte burada,olan bitenin açıklanması gerçekten çok önemli hale geliyor.

Düşünün: bir kişi sinemaya gidiyor ve sadece içerikteki zorlukla değil, fiziksel erişimde de zorluk yaşıyor çünkü her çalışan, görme engelli bir izleyiciyle nasıl iletişim kurulacağını bilmiyor. Kişi koltuğunu bile zor buluyor, ve salonda yalnızca diyalog parçacıklarını duyabiliyor. Oysa kulaklıkla, dış sesini şu anda neler olduğunu,kim kimi kurtarıyor, kim kimi öldürüyor gibi detayları anlatması ne kadar yardımcı olurdu! O zaman kişi kendini kültürün – hatta popüler kültürün bile – bir parçası gibi hisseder. Bu da psikolojik anlamda aidiyet, değerli olma ve görünür olma hissini güçlendirir.  

Çevrimiçi dünyayı öğrenen görme engelli bireylerde ne gibi bilişsel ve duygusal etkiler gözlemlenebilir ?

İzolasyon ve yoksunluk— gerçekten çok tehlikeli şeyler. Her görme engelli birey bu durumla baş edebilecek kişilik özelliklerine sahip değil. Çoğu zaman yoğun bir iletişim  eksikliği yaşanıyor. Ve bu durumda, kaygı artıyor, depresyona gelişiyor. Böyle bir ruh halinde olan kişinin hafızası zayıflıyor, iradesi ve motivasyonu azalıyor, öğrenme isteği kayboluyor.

Gören bir bireyin sosyal çevresi onlarca, yüzlerce kişi olabilirken: görme engelli bir bireyin sosyal teması bunu 10 biri kadar olabiliyor. Peki bu durumda  bilgi nerede işe yarayacak? Neden  bir şeyler öğreneyim ki, eğer bunun nereye varacağını göremiyorsam? Hatta basit bilgiye erişim bile onlar için daha zahmetli:bu bilgiyi işlemek, çözmek daha fazla zaman ve enerji gerektiriyor Yani görme engelli bireyler için dijital ortam sadece bir kolaylık değil, aynı zamanda hayatı bir destek alanı –  hem bilişsel hem de duygusal açıdan.

Görme engelli bireylerin bir kısmının, dijital dünyaya ilk adımlarını attıklarında teknolojiye karşı korku hissettiklerini söyleyebilir miyiz? Onların dijital dünyaya daha hızlı uyum sağlamalarına nasıl yardımcı olunabilir?

Ben geçmişte aktif olarak gönüllülük faaliyetlerinde yer aldım, bu yüzden gönüllülere ve sivil projelere güveniyorum. Bunlar, insanlara inanan ve zamanını, emeğini ortaya koymaya hazır olan gönüllülerdir. Sadece yanlarında olmak ve öğretmek yeterli. Birçok görme engelli birey, akıllı telefonlar ve dizüstü bilgisayarlar satın alıyor- fakat bunları nasıl kullanacaklarını bilmiyorlar. 

Bizim projede, örneğin, sanatla çalışıyoruz — resim yapmak, şekil vermek gibi. Çok sayıda uygulama onların ihtiyaçlarına göre uyarlanabilir: yazı tipi büyütülebilir, titreşimli geri bildirim (vibrasyon) etkinleştirilebilir . Kendi projelerini geliştiren ve hibe programlarına katılan gönüllüler bu süreçte çok önemli bir yol oynuyor. Bu, doğrudan sivil toplumun sorumluluğudur.

Peki, görme engelli bir birey yeni bir şey öğrenirken hangi psikolojik mekanizmalar devreye giriyor?

Her şeyden önce-dikkat. Görsel kanalları olmadığı için,işitsel ve dokunsal kanallarını geliştiriyorlar. Çoğu zaman sanki mekanı ciltleriyle ‘’hissediyorlarmış’’gibi bir izlenim oluşuyor. Bu süreçte yüksek konsantrasyon, empati ve özel bir duyarlılık ortaya çıkıyor. Ve büyük bir minnettarlık. Bilgiye ve iletişime karşı yoğun bir açlık hissediyorlar. 

Bazen dersler sırasında biri hiç susmadan konuşabiliyor — ve bu aslında iyi bir şey. Çünkü onlara basit bir fiziksel temas bile çok eksik geliyor. Çoğu zaman damgalanmış (stigmatize edilmiş) hissediyorlar, onlara sarılan, fiziksel yakınlık kuran çok az insan oluyor. Ama bu temas çok önemli.  Sarılmak — terapötiktir.

O halde oyun  — bir tür temas kurma yolu mu?

Evet. Birlikte oyun oynamak yeterli  — ve kişi hemen açılıyor. Oyun  —bağlantı kurmanın, kaygıyı azaltmanın ve bir gruba dahil olmanın en eski yollarından biridir.

Peki, çevrimiçi oyunlara katılmak görme engelli bireylerin özgüvenini, girişimciliğini ve karar verme yetilerini nasıl etkiler?

Bu, oyun türüne bağlı. Ben defalarca profesyonelce düzenlenen büyük çaplı çevrim içi oyun etkinliklerine tanık oldum — ve gerçekten harika oluyor. Örneğin, Dungeons & Dragons gibi oyunlar. Tabii ki bu oyunlar uyarlanmış versiyonlarıyla oynanıyor. Görme engelli bireyler bu tür oyunlara büyük bir keyifle katılıyor. Bu adeta bir büyü gibi. Bunu bilimsel dille nasıl tarif edeceğimi bile bilmiyorum. İnsanlar oyun aracılığıyla adeta gerçek bir yaşam deneyimi yaşıyorlar. Canlı, fiziksel buluşmalar her zaman en iyi seçenek olmayabilir —ama az gören ve görme engelli bireyler için çevrimiçi oyunlar muhteşem bir alternatif olabilir . Farklı şehirlerden, hatta farklı ülkelerden insanlar bir araya geliyor,tüm engelleri aşıp birlikte oynuyorlar. Bu,sadece bir eğlence değil -aynı zamanda özgüveni güçlendiren, inisiyatif almayı öğreten ve karar verme becerilerini geliştiren güçlü bir araç.

Skeptiklere, görme engelliler için oyunların sadece bir eğlence olmadığını, aynı zamanda topluma erişim biçimi olduğunu nasıl açıklayabiliriz ?

Skeptisizmin neye dayandığını bilmiyorum . Ama oyun  — canlı bir süreçtir. Burada yoksunluktan, iletişim eksikliğinden söz ediyoruz. Oyun insanı canlandırır. Seviniyorlar,duygulanıyorlar, bazen bağırıp çağırıyorlar, hatta kavga bile edebiliyorlar . Bu gayet normal. Bu onların çok özlediği gerçek bir yaşamdır. Bizim fazla iletişimimiz var. Onlarsa sürekli kısıtlamalarla yaşıyorlar.

Peki gönüllüler oyun geliştiricileri, tiflo yorumcular böyle kullanıcıları desteklemek için ne yapabilir ?

İnsanlarla konuşmak, onları dinlemek gerekir. Örneğin, benim danışanlarımın metaforik kartlarla ilgili fikirleri vardı. 

Anket yapmak, röportajlar düzenlemek, yüz yüze buluşmalar gerçekleştirmek gerçek ihtiyaçları ortaya çıkarmaya yardımcı olur. En önemlisi — sadece kendi fikirlerine güvenmek değil, insanlara gerçekten kulak vermektir. Gönüllüler — bu çalışmanın canlı bir bileşenidir, bir dayanak noktasıdır. Geri bildirim, ortak fikir üretimi, beyin fırtınaları gerekir — ve işte bu temelde programlar oluşturulmalıdır.

Dijital ortam, kapsayıcılık için çevrimdışı dünyanın yapamayacağı neyi yapabilir?

Dijital ortam mesafeleri kısaltır,zaman kazandırır. Erişilebilirdir. Sesli içeriklere çalışmak mümkündür : tifloyorumlu kitaplar, özel yazılımlar. Görme engelli ya da az gören bir kişi her zaman evden çıkamayabilir. Ava çevrimiçi dünyada her şey elinin altındadır. Bugün yapay zeka sayesinde ihtiyaç duyulan kitap kolayca bulunup seslendirilebilir, çevrilebilir, uyarlanabilir.

Bu gerçekten önemli. Peki, çevrimiçi ortamda herhangi bir risk var mı?

Evet, herkes için riskler ver. Dijital ortam, yüz yüze iletişimin yerini tamamen alamaz. Kişi kendini izole edebilir, hareketsiz kalabilir. Ben her zaman danışanlarıma şunu söylüyorum: Hareket edin! Dışarı çıkamıyorsanız — evde egzersiz yapın . Bu basit, ama çok önemli. Fiziksel aktivite, dengenin bozulmasını önler. 

Oyunlarda insanların yaşadığı duygusallıktan bahsettiniz. Peki, çevrimiçi oyun ortamı, gerçek psikolojik becerilerin bir tür eğitim sayılabilir mi ? Eğer öyleyse, hangi beceriler?

Evet, kesinlikle sayılabilir. Gözlemlediğim kadarıyla, gençlerin çoğunda duygularını düzenleme ve kontrol etme becerileri yeterince gelişmemiş oluyor. Çocukluklarında sağlıklı sosyal etkileşim kalmış. Bazı insanların bir arkadaşı olur, onunla on kere kavga  edip on beş kere barışır —  işte bu şekilde beceriler. Ama bu gençlerin arkadaş çevresi daha dar, sosyal ortamları daha kısıtlı, kırılganlıkları daha fazla.

Bu yüzden her şeye duygusal tepki veriyorlar. Oyun ise — insanın rahatlığı, maskelerini indirdiği, içsel sorunlarını gösterdiği bir alan. Bu, o sorunlara çalışmaya başlanabilecek ilk adımdır. Oyun oynuyorlar, tartışıyorlar, etkileşim kuruyorlar, yaratıcı oluyorlar. Bir uzman bu süreci izleyerek kişiye önerilerde bulunabilir ve ona yardımcı olabilir. Bu, harika bir tanı aracıdır. 

Dijital becerilerin öğrenilmesi, özsaygı ve duyulma hakkı üzerinde nasıl bir etki yapıyor?

Bu, doğrudan kendini ifade etme ve ses hakkı ile bağlantılıdır. Çoğu zaman duyulmak zordur, ancak dijital beceriler iletişim kanallarını açar: arama yapmak, konuşmak, sohbete katılmak mümkün olur. Bu, önemli olanı ifade etme, görüşlerini dile getirme imkanı sunar  — ve bu da özsaygıyı artırır. Kişi bunu hisseder: «Ben varım». Sadece kalabalığın bir parçası değil, bir birey olduğunu anlar.

İletişim olanağı, değeri hissetmekle doğrudan ilişkilidir. Çevrimiçi platformlar, iletişim eksikliğini telafi etmeye yardımcı olur.  

Görme engelli bir kişinin sadece kullanıcı değil, aynı zamanda içerik, oyun ve topluluk yaratıcısı olma imkanına sahip olması neden önemlidir?

Psikolog: Çok yaratıcı, girişken ve kendine güvenen insanlarla karşılaştım. Bu, kişinin karakteri ve kişiliği hakkında bir şeyler söyler. Yetenekleri dijital ortamda gerçekleştirebilme imkanı — önemli bir gelişim yoludur. Kendini ifade etmenin, becerilerinin kullanmanın bir yoludur bu. Grubumuzda çok güzel resim yapan gençler var. Bazıları ise sadece görmek için, görsel temas eksikliğini telafi etmek amacıyla resim yapıyor. Ve onların ilham veren figürler haline geliyorlar. Destekleyici bir ortam oluşturuyorlar. Bu çok önemlidir. 

Eğer dijital teknolojilerden korkan her görme engelliye bir cümle söyleme imkanınız olsaydı, ne derdiniz?

Bu kesinlikle daha önce imkansız gibi görünen yeni bir dünyayı açar. Bazen insan kendine olan ihtiyacını kaybeder, sınırlamalara alışır ve başka türlü olmayacağını düşünür. Ama bir anda— mucize gerçekleşir. Dijital dünyayı keşfeder. İletişim kurar, eğitim alır, oyun oynama, kitap dinleme, tiflokomentarlı filmler izleme imkanı bulur. Canlanır. İnsan ile toplum arasındaki muazzam bir engel kalkar. İlk adımı atmak gerekir. Korkutucu olabilir — ama risk almayan şampanya içemez. 

Eğer dijital erişilebilirliği küçümseyen görme yetisi sağlam insanlara bir cümle söyleme imkanınız olsaydı, ne derdiniz?

Şöyle demek isterdim: Hepimiz aynıyız. Teknolojilerin basit ve erişilebilir olduğunu varsayıyoruz, ama bazıları için bunlar çaba gerektiriyor. Yazılımlar, arayüzler, düğmeler — her zaman uyarlanmış değil. Erişilebilirlik, dijital dünya için de geçerli. İdeal bir gelecekte, az görenler için web siteleri zorunlu bir standart olacak, uyarlanabilir ekranlar ve süreçleri yönetmeyi sağlayan teknolojiler olacak. Ve bizim görevimiz — böyle ürünler geliştirmek, herkese açık bir ortam yaratmak. 

Support & Cooperation